Uzar geceler bir kum tanesi olup çölün derdine gebe kalanlara.Yaşanmışlıklar kesse de soluğunu, adanmışlıkların tesellisi yol olur zifiri karanlığına. Ama aldanmışlıklar yakar canını en çok, ihanetin zehirli oklarını hissederken narin teninde.Yüzler semirir, mideler yağ bağlar; gayrı kandan başka helal kalmamışken cesetlerde!Kadifeden sessizliklerle büyürken kumdan kaleler; İbrahim olur yüreğin, yalnızlığın kör ve dipsiz kuyusunda yetimliğin hüznünü yudumlarken nefesin.Hakikatler karanlığa peşkeş çekilirken Nuh olup karaya gemiler yapar hayallerin, Rabbe tam teslimiyeti anımsarken yetim kalan ezgilerin.Soluk almaya başlayan gece gibi dirilirken yüreğindeki Kabil, akıtır Habil’in sıcak kanını, dökerken yüreğinin Havva’sı ana yüreğinin dilsiz feryadıyla gözyaşlarını.Kalbinin İsa’sına hamile kalmadan Meryem’in iffetinden söz edenleri Hira’sına hapsederken Muhammedi sevda, bir Sıddık arar gecenin Sevr’inde, başını yaslayıp derin ve tatlı bir uykuya teslim olacağı.Nebevi bir ikazla rahatı yoktur ya bu dünyanın hani, bu kez Yezid’ler çevirir yüreğinin Kerbelası’nı, titrekirken arşı Hüseyin’lerin kesik ve kimsesiz başları.Cude’nin elinden sunulan zehri yudumlar o an Hasan’lar, ağlamaktan kan çanağına dönmüş gözlerle dedesinin uhrevi kokusunu ciğerine çekerken Zeynep’ler.Yakubi bir hasret Yusufi bedende ararken canını, Eyyüp gibi lime lime eder bu kez her bir zerreni çamurdan yaratılmışlar.Meryem’in sükutuna bürünür o an ebkem kesilen gönül, lâl olan bir dille dolar gözyaşları yüreğinin dehlizlerine.Acziyetin itirafında bir tufan kopar ki heyhat, sanırsın Lut’un kavmi helaktadır, nasuhi bir nedamete esir olur bu kez bakışlar, Adem’in tövbesinde.Sıddık ol ey yüreğim, inkara şartlanmışken kalpler haykırsın tüm ferasetin berzahtaki ahde sadakatin berraklığında.Muhammedi nefesi misafir et dizinde, Rabbin hitabına selam dururken tüm benliğin zalimlerin kahkahalar attığı bu zavallı çağın esaretinde.Hattap ol nefsim, adil olsun yüreğin kucaklarken her bir zerren şefkatle Nil’in kurbanlarını.Sussun mazlumun feryadı ki, titremesin artık arş, anaların yanık bağırları, babaların sessiz çığlıklarıyla.Titresin yüreğin karanlık dalga dalga çökerken hüznüne.Ali ol ey yüreğim, korkmasın hiçbir uzvun zalimin şerrinden, dökülsün dilinden Hakk’ın kelamı, şahit olurken imanına akan kırmızı kanların.Elleri kurusun Lehep’lerin, dilleri kopsun Cehil’lerin, servetleri batsın Süfyan’ların ahir zamanın kutsiyetinde.Ve Osman ol ey yüreğim, mahsuniyetin tellalığında haykırırken edebin, kursalar da hak suretinde şeytan siretliler en amansız tuzaklarını.Ezilmiş yürekler, parçalanmış bedenler, satılmış düşünceler intikam yeminleri ettirirken halis ruhlara, rüyalara gebe düşünceler korku ve titreme içinde sıtmaya tutulsun, haksızlık su misali inerken doymaz işkembelere.Hüznüm denizler misali kabarıp isyana dönüşürken tenimde, utanca boğulan yüreğimin iniltisi yükselsin arşa, çocukların çığlığı bölsün geceyi,mazlumun feryadı dalgalanırken semada.